Doğan'a vergi cezasına Putin benzetmesi

Doğan'a vergi cezasına Putin benzetmesi

Bloomberg

refid:12535163 ilişkili resim dosyası

Celestine Bohlen imzası ile 22 Eylül 2009’da “Turkey Should Dump Tax Feud Like Adultery Law” başlığı ile yayımlanan makalede Doğan Yayın Holding'e verilen eşi görülmemiş vergi cezası ile ilgili olarak bu kadar büyük bir cezanın arkasında vergi ihlalinden daha fazlasının olabileceği vurgusu yapıldı.

Makalede, 2.5 milyar dolar değerinde bir vergi cezasının hangi iş adamı olursa olsun üzerinde olumsuz etki yapacağı belirtilirken, olayın 2003 yılında dönemin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, OAO Yukos petrol şirketinin sahibi Rus iş adamı Mikhail Khodorkovski'ye, 3.4 milyar dolar ödenmemiş vergi borcu ile kurduğu baskıya benzediği ifade edildi.

Bohlen yazısında "Şimdi de 2.5 milyar dolar vergi cezası içeren benzer bir dava, Türkiye'de yayımlanan gazetelerin yarısından fazlasına ve iki büyük televizyon kanalına sahip medya grubuna karşı ortaya çıktı" dedi.

Makalede, bu 'kavga'nın sadece medya grubun sahibi olan Aydın Doğan'a yönelik olmadığı ve ülkedeki basın özgürlüğüne yapılmış bir saldırı hissi yarattığı da ifade edildi. Bu durum diğer gazete sahipleri ve gazeteciler üzerinde de cesaret kırıcı bir etki uyandırdı diyen Bohlen, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmek için çok önemli bir süreçten geçtiği sırada gelen cezanın uluslararası kamuoyunda da büyük tepki aldığını söyledi.

Yazıda şöyle denildi:

"Avrupa ile uyum arayışında olan Türkiye'nin, kendisini özgür ve bağımsız bir basına sahip tam olarak işleyen bir demokrasi olarak göstermesi gerek. [Türkiye] Rusya örneğinde olduğu gibi Putin'in 2000 yılında başa geçmesinden aylar sonra göstermelik geçmişe ait ödenmemiş borçları nedeni ile bağımsız Media-Most grubuna saldırmasına benzer bir duruma düşmemeli.”

SON İLERLEMELER İLE TERS DÜŞTÜ

Hükümetin Doğan Grubu'na yaptığı saldırının zamanlamasına da değinen Bohlen, zamanlamanın yanlışlığına da dikkat çekti. Makalede, geçtiğimiz dönemde Türkiye'nin iç politik çekişmeler nedeni ile Avrupa Birliği uyum sürecinde gerekli adımları atmaktan geri kaldığını fakat son dönemde komşularıyla geliştirdiği diplomatik ataklar ile yol kat ettiğinin altı çizildi.

Ancak Bohlen, bu süreci başlatan Türk Hükümeti'nin gazete sahiplerine saldırmasının ve gazetecilere gözdağı vermesinin bu yolda atılan adımlar ile uyuşmadığını söyledi.

TÜRKİYE’NİN MURDOCH’I

Makalede Aydın Doğan’dan Türkiye’nin Rupert Murdoch’ı diye bahsedilirken, pek çok gözlemcinin Erdoğan ve Doğan arasındaki “sevimsiz” tartışmada taraf olmaktan kaçındığı ifade edildi.

Yazıda İstanbul merkezli Uluslararası Kriz Grubu (ICG) temsilcisi Hugh Pope’un konuyla ilgili “Bu durum iki çok güçlü kişinin arasında yaşanan bir iç tartışma ve söz konusu olan pek çok şey var” yorumuna da yer verildi.

Bohlen, Maliye Bakanlığı’nın Doğan Yayın Grubu’na verilen 2,5 milyar dolarlık cezanın sıradan bir vergi soruşturması sonucunda karara bağlandığında ısrarcı olduğunu ifade etti.

Bohlen, Başbakan’ın Şubat ayında taraftarlarına yaptığı “yalan haber yazan gazeteleri almayın” çağrısını da anımsattı.

İNTİKAM PEŞİNDE

Hükümetin o günden beri “saldırılarını” artırdığını savunan Bohlen, vergi tartışmasının ilk olarak Şubat’ta Doğan’a verilen 592 milyon dolarlık geçmişe yönelik vergi cezalarıyla başladığını anımsattı.

Bu durumun Doğan Grubu’na ait bir televizyon kanalının yüzde 25’lik hissesinin Alman Axel Springer AG. şirketine satışından kaynaklandığını ifade eden yazar, Nisan ayında Doğan’a ait şirketlerin hükümet ihalelerine girmesinin yasaklandığını hatırlattı.

ZİNA HATIRLATMASI

“Başbakan’ın bu kadar ileri gitmesi bir ilk değil: 2004 yılında Türkiye’nin Avrupa’daki destekçilerini zinayı suç kategorisine sokacak bir yasa teklifiyle alarma geçirmiş, daha sonra hem ülke içinden hem de dışarıdan gelen yoğun eleştiriler sonrasında bu teklif geri çekilmişti” diyen yazar sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Bu tür eleştiriler Avrupa’daki hükümetlerden gelmeye devam etmeli. Böylece Türk hükümeti Rusya’yı örnek almanın risklerini anlayabilir.”